İzleyiciler

26 Şubat 2010 Cuma

köprüaltı 2

pirinçlerin içinde birkaç güve kelebeği yumurtalarını çatlatıyor. birkaçı zaten havada.

henry rollins kıçını yırtıyor. burada herkes onu sever.

astronot balığı zıplıyor ve şuursuzca uçan güve kelebeğini kendine yem yapıyor.

etraf o kadar pis ve gelişigüzel bırakılmış ki doğa kendi dengelerini hakim kılmak üzere.

burası iki katlı bir villa. burası bassçının evi. terkedilmiş hamamda, tarihi binalarda ve girişi kapanmış türbelerde takılıp şarap içmekten daha gösterişli. ek olarak yakalanıp karakola götürülmüyorsun. iki aynasız gelip kimlik sorsa al başına belayı. safa yatsanız yemezler, kollar dövme içinde. önce dayak yersiniz, sonra da karakola götürülürsünüz. daha sonra da karakola götürüldüğünüz için tekrar dayak yersiniz.

ve bu gün vodka günü. babasının harika bir viski koleksiyonu da var fakat zenginler bu tür şeyleri süs olarak kullanır. içmediğin viskiyi neden segilersin ki. aslında oraya koyarsın boş şişeyi ve dersin işte ben bunu da içtim. oysa şimdi diyorsun, o kadar gösteriş meraklısıyım ki böyle bir viskim var ve içemiyorum. bassçı işte böyle bir ailenin çocuğu ve gerçekte hiçbir zaman tam anlamıyla bu gruba adapte olamadı. yapı meselesi en çok. onun içinde gerçek bir hanımevladı yatar, ki insanlar buna centilmen diyor. geceleri evdeki herkes uyuduğunda yastığına gömülüp ağlayan cinsten biri o.

şimdi kusmuğunu kendine yatak yapmış. uzun zamandır çektiği en huzur dolu uyku. sonunda sevgilisi onu terketti. kafası göt olduğunda dedi ki: boka batmış olmak, bokla yüz yüze öylece beklemekten çok daha iyidir. sonra kustu ve bunu farkedemeden uyudu.

küçük göt dolapları karıştırıyor ve ufak gördüğü eşyaları cebine indiriyor. bir yandan da anlatıyor: eşşeği sikerken önüne bir kaplumbağa koyarsın ki dikkatı başka yerlere kaymasın. bu onun aniden koşarak bir yerlere gitmesini engeller. ve bir tuğlaya çıkmalısın diyor. boyunun yetişmediğini görünce zaten bunu kendin de akıl edersin. bazı köylerin kahvelerinde çok anlatılır bunlar. eşşeklerin karılarından daha alımlı ve daha dar olduğunu söylerler.

oysa diyor; bu günlerde internet, daracık amdan, altılı biralardan ya da sucuklu yumurtadan çok daha tatmin edici. eşekten de. facebookta kendini teşhir etmek ve ilgi görmek insanların sanal yoldan edindiği daracık amları. o adamların ihtiyacı olan bu.

osbourneoğlu tam bir facebook sosyali. sen yanılıyorsun diyor. ardından elindeki tuzlanmış havucu düşürüyor ve bir süre konuşamayacak kadar kahkahalara boğuluyor.

hemen bunun fotoğrafını çekmeliyiz diyor küçük göt. sonra facebooka koyarsın.

osbourneoğlunun 4600 küsur arkadaşı var ve siteden düzenli olarak uyarı alır. artık tüm sosyallik ihtiyacını internetten giderebildiğini söyler durur herkese. onun için seni seviyorum demek, göğüslerini görmek istiyorum demek.

kafasını kaldırıyor ve gözlerini sıvazlıyor bassçı. suratındaki kusmuğu eliyle sıyırıyor.

bir hikaye geliyor.

hayatta, herşeydeki temel mantığının aksine, kimseyle yatmamış bir kızla sevişmek, önüne gelenle yatmış bir kızla sevişmekten daha iyidir.

fakat bu hikayedeki kızın tek bacağı yoktu. onun adı aslıydı. sevişirken diyor bassçı, davulcunun babasıyla seviştiğimi düşünürdüm. bu bir şeyi bir kez başardıktan sonra, hep başarabileceğini düşünmek gibi. bacağı olmayan bir kişiyi tanıdıktan sonra, diğerlerini de daha kolay tanıyorsun sanki. hatta artık o kadar normal geliyor ki ilişkin bile olabiliyor.

inanmayabilirsiniz fakat bu çocuk dört ayrı bacağı olmayan insan tanıyor. ek olarak bir tane sol bacağı diğerinden kısa olan, bir tane parmaklarından biri yamuk olan ve hiç büyümeyen, bir tane de tek taşağı olmayan insan da var listesinde.

diyor ki onunla birlikte olmamın tek sebebi daha önce hiç sevgilisi olmayışıydı ve onu siktikten sonra kendimi öldürmek istemiştim. kesik bacağını ellemiştim sevişirken, patates gibiydi. sonra kendimi asla kötü hissetmedim. bu son noktaydı.

bu sırada yağmur başlıyor ve fareler deliklerine dönüyor.

bastıran uykuyken tüm düşünceler gidiyor akıldan ve manu chao henry rollinsin yerini devralıyor.

bu okuduğunuz, bassçının hikayesiydi.

ve herkesin bir hikayesi vardır, onu kendisi yapan.

bu gün kimisi için iyi geçti. kimisi için fazla sertti. kimisi ilk defa öpüştü.

kimisi cebindeki tüm parayı düşürürken, birileri bulduğu her yere tarihi not etti. sona eren gün, hayatının en mutlu günüydü.

ve insanların çok büyük bölümü için, bu gün de diğerlerinden herhangi biriydi.

2 yorum: