İzleyiciler

23 Mart 2010 Salı

devrim

karanlık ve soğuk bir ilkbahar sabahı fakat birkaç saat içinde gün gerçek yüzünü gizleyerek neşe saçmaya başlayacak. derviş eğildiği yerden kalktıktan sonra son adımlarını attı belki de. çalıların kenarından bir nehir akıyordu gürültüyle ve dev bir gölge düşüyordu nehre boylu boyunca. kuşlar tedirgin duruyordu dallarda. bu bölgede hiçbiri neşeyle cıvıldamaz.

gökyüzünü taşıyordu atlas, yorgundu. derviş bir elma uzattı atlasa. bu elma insanlığı cehenneme taşıyacak elmaydı.

dervişti çünkü insanlığa ihtiyacı olan şeyi veriyordu. dünya üzerinde bir cehennem. büyük bir yok oluş. dünyayı kendini toparlayana dek insanlıktan kurtararak yeterli durağanlığa hapsediş.

tüm bunların ardından yeniden var oluş kaçınılmaz olur. tüm bu insanlar ve sahip oldukları küçük, aptal meseleler geçicidir. kalıcı olan şey gelişimin geldiği noktadır. dervişin aradığı şey ileri seviye bir yeniden varoluş.

insanlığı cennetten çıkaran da bir elmaydı ve cenneti bize daha güzel kıldı. eğer cennette doğmuş olsaydın cennet şu an düşündüğün kadar güzel bir yer olur muydu?

atlas bıraktı gökyüzünü ve elmaya uzandı.

ademle birlikte lilith yaratılmıştı fakat cennetten ademi çıkaran havva oldu, çünkü havva ona boyun eğmişti.

derviş bir insan ve atlas bir tanrıydı. derviş atlası görünce önünde eğilmişti.

gün karardı, gökyüzü insanların üzerine kapaklandı. tanrılar gömüldükleri tüm etrikadan başlarını kaldırdı ve olimposu bir şaşkınlık kapladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder